Sakıb Efendi

Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa

İlkçağdan Günümüze Urfa'da Sanat ve Edebiyat

Osmanlı Dönemi (1516-1923)

Sakıb Efendi

1800 yılında Birecik’te doğmuştur. Asıl adı Emin, mahlası Sakıb’tır. Hacı Mustafa adında bir köylünün oğludur. Birecik’te medrese tahsilini yaptıktan sonra vatani görevini yaptığı Urfa’yı çok beğendiğinden buraya yerleşir. Burada ilk görevi Şer’iyye Mahkemesi görevidir. Köroğlu İbrahim Halil Ağa’nın kızı Hatice ile evlenir. Evlendikten sonra şansı iyiye dönünce memuriyetten ayrılır. Ziraat ve ticaretle uğraşır. Serveti günden güne artar. Memlekete köşk, mektep, mescit, cami, tekke gibi hayır eserleri yapar. Meşhur Sakıbiye Medresesi’ni ve tekkesini kendisi yaptırmış, ancak bugün bunlardan eser kalmamıştır. Bu medresede birçok alim ve şair yetişmiştir. Urfa, şiir adına neye sahip ise onun yarısını almaya hak kazanmıştır. 1854 yılında Hacc’a gitmiş, dönüşte Şeyh ünvanını beraberinde getirmiştir. Halkın işini görmüş ve hayır hasenatta bulunmuştur.

Sakıb Efendi, ilim ve tasavvufun yanında şiirde de oldukça ustadır. Özellikle kitabeler yazıp, tarih düşmedeki ustalığı ile meşhurdur. Bugün meşhur Haleplibahçe’nin öyküsü Şair Sakıb Efendi ile başlar. Sakıb Efendi ki, boş ve geniş bir tarlayı Haleplibahçesi yapabilmiş, imar etmiş, mamur hale getirmiş, kasırlar, havuzlar yaptırmış, bir yeşil köşe haline getirmiştir. Şiir kadar hat sanatına da vakıf olan Sakıb Efendi, gürgen tahta üzerine beyaz boya ile ta’lik yazı ile gazeller yazmıştır. Kırım Hanı Şahin Giray’ın gazeline yazdığı tesdis Urfalı Mazhar Efendi tarafından Kahire El Ezher Üniversitesi’ne armağan edilmiştir. Halep valisi Esad Muhlis Paşa’dan önce yüz bulamayan, sonra onun daveti üzerine Halep’e giden Sakıb Efendi’ye, Paşa büyük izzet ve ikramda bulunmuştur.

Eserleri genellikle aşk ve tasarruf konularını içerir. Şair, 1873 yılında misafir olarak gittiği Birecik’te oğlu Mustafa Lami’nin evinde vefat etmiş, vasiyeti üzerine cenazesi Urfa’ya getirilerek Sakıbiye Medresesi’ne gömülmüştür.

Sonraları bu medrese ve müştemilatı satılmış, bunları satın alanlar Sakıb’ın ve yanında defnedilmiş olan oğlunun mezarını Dergâh Camii’nin kabristanına taşımışlardır.

Şiirlerinden Örnekler

Gazel

Dil-i mahzunum her dem dert ile âvare kalsın mı
Habibim çare yok mu haşre dek bu yâre kalsın mı

Yeter ikbâlimi firûz edip insaf kıl ey çerh
Hemişe talim bu aksi bahtım kara kalsın mı

Hezâran zahm vurdun bari lutfet merhem-i vaslın
Ne dersin böyle bağrım hicr ile sad pâre kalsın mı

Niçin tesiri yoktur sende ey ah ciger sûzun
Bu denli ettiğin zulmü harim-i ağyâre kalsın mı

Ne var zahm-ı derûn-ı Sakib’de nik-i nâm etsin
Mürüvvet yok mu zalim haşre dek bu yâre kalsın mı





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 1757 kez gösterilmiştir.