Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa
İlkçağdan Günümüze Urfa'da Sanat ve Edebiyat
Osmanlı Dönemi (1516-1923) Şair Şevket Asıl ismi Mehmed olan Şevket, 1278/1861 yılında Urfa’da doğmuştur. Babası
Neccârzâde Eyyüp Ağa’dır. Şevket mahlasını, ağabeyi Şair Hikmet vermiştir. İlk
öğrenime hazırlık bilgilerini ve okuma denemelerini ağabeyinden almıştır. Daha
sonra Hasan Padişah ve Halil-ür Rahman Medreselerine devam etmiş; zamanının
bilginlerinden Abbas Vasık Efendi, Halil Hoca ve Hacı Mustafa Hafız’dan
Arapçayı, diğer İslâmi ilimleri öğrenmiş ve icâzet almıştır. Şiirlerinden
hareketle başarılı bir eğitim gördüğünü öğrenmekteyiz. Gençliği hakkında
herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Şair Şevket hiç evlenmemiş olup, vaktini
genellikle sohbetlerde geçirmiş, şiirle iştigal etmiştir. Şevket’in şiirlerine
baktığımızda kendisine has bir şiir dili geliştirdiğini görürüz. Urfa’daki Divan
şiiri geleneğini Nâbi etkisinde üç kısma ayıran şair Bedri Alpay özetle, onun
şiiri hakkında şu yorumu yapmaktadır: “19. yüzyılda özellikle Sakıbiye
Medresesi’nde toplanan şairler, Nâbi etkisinde şiirler yazarken, Şevket ayrı bir
ekol olarak ve Nâbi’nin etkisinde kalmadan şiirler yazmıştır. Hatta onun çok
büyük bir kabiliyet olduğunu, kendisinden öncekileri bu kabiliyeti sayesinde
takipten vazgeçtiğini, yepyeni bir anlayışla şiirle söylediğini ve yeni bir
devre imza attığını yazmaktadır. İşte bu devre, Şevket Devri demek yerinde olur”
şeklinde yazmaktadır. Boş zamanlarını Halil-ür Rahman Camii civarında geçiren şair, etrafında
toplananlarla birlikte edebi çalışmalar yapar, genç şairlere şiir hakkında öğüt
verirmiş. Müziğe de aşina olan şairin sesinin güzel olduğu, bütün makamları
bildiği, bazen de meclislerde ezberden şiirler söylediği anlatılır. “Şevket’in
şiirlerinden doğup büyüdüğü ve gözlerini hayata kapayacağı Urfa ile ilgili veya
kendisinin maskat-ı re’si olan bu şirin şehirde ebediyete göçtüğünde bir gönül
isteğini ilgilendiren beyitler vardır.” “Urfa’nın 19. yüzyılın ikinci yarısında ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde
yaşamış şairleri arasında Klasik Edebiyatımızın geleneğini sürdürmeyi
başaranların ön safında yer alan Şevket, bugüne kadar layık olduğu dikkat ve
önemle incelenmiştir denemez. Bir kere şiirlerinin büyük çoğunluğu henüz gün
yüzü görmüş değildir.” Şevket’in kullandığı vezin Arûz’dur. Toplam 300 şiiri
olduğu söylenen şairin, günümüze kadar ulaşan toplam 170 (mezar kitabeleri
dahil) şiiri mevcuttur. Şevket’in uslûp bakımından çağına göre başarılı olduğu,
samimi, eski edebiyat sembollerine, edebi sanatlara, mecazlara, kavramlarına,
mazmunlarına, dünya ve hayat görüşüne vakıf bir şair olduğu görülmektedir. Dili
ağdalı değildir. Ancak Arapça ve Farsçayı çok iyi bildiği, sadece şiirlerinden
değil, birkaç Farsça güzel ve hatasız gazel yazabilmiş olmasında, bazı
şiirlerinde Arapça mısralara yer vermiş bulunmasından anlaşılmaktadır. Oldukça
dindar olduğu söylenen Şevket’in içkili meclislerde bulunmadığı söylenir. Şair
Şevket, 1917 yılında çok sevdiği Dergâh’ta vefat etmiş ve Harrankapı
Mezarlığı’na defnedilmiştir. Eserleri şunlardır: 1- Divan,
2- Kuru Kafa (bu eser, manzum ve mensur olup 55 sayfadır)
3- Molla Ömer Dağı. Şiirlerinden Örnekler: Gazel Ey dil bu fena mülküne rağbet ne içindir
Nâ-büt olan eşyalara hürmet ne
içindir Firkatte kalıp ermedi dil vasl-ı nigâre
Yâ Rab bana sûziş-i firkat ne içindir
Bigâne Hudâ sırrını ağyare açar mı
Zâhiddeki bu keşf ü kerâmet ne içindir
Hak
olsa gerek âkibet-i menzilin el can
Her subh u mesâ bunca kabahat ne içindir Şevket olagör peyrev-i pirâne-i kâmil
Akılsan eğer gör bu ferâgat ne içindir
Gazel Bu zaman terk-i haya halka saadet gibidir
Kesb-i ilim ile edeb aynı hiyanet
gibidir Birbirin kadh kılıb gaybete ağaz etmek
Meclis-i asrda izhar-ı belâğat gibidir
O kadar doldu kasavet dil-i erbâb-ı dalâl
Katl-i nefs etme bu dem lutf u
inayet gibidir
Meclis ü zaviyede şeyhlerin zu’munca
Mal-ı evkaf-ı yemek kesb-ü
ticaret gibidir Şevket ol muhteriz-i mahfil-i ebna-yi zaman
Kunc-i uzlet bu zaman gülşen-i
cennet gibidir
|