Zeynep Kerman

PIERRE LOTI’ NİN BASINIMIZDAKİ SERÜVENİ

Zeynep KERMAN

Pierre Loti’nin 150. Doğum yıldönümü dolayısıyla düzenlenen bu toplantıda, sizlere Türk Dili dergisinin Nisan 2000 tarihli 580. sayısında yayımladığım “Türkçede Pierre Loti Tercümeleri ve Hakkında Yazılan Yazılar Bibliyografyası” nı değerlendirmeye çalışacağım.

1870-1913 yılları arasında yedi defa Türkiye’ye gelen Pierre Loti’nin hayat ve eserlerinde, bu kısa ve uzun ikametlerin derin izleri görülür. Edebiyatımızda bu seyahatlerden ayrıntılı bir şekilde bahseden ilk yazarımız İstanbul ve Pierre Loti adlı eseriyle Abdülhak Şinasi Hisar’dır. Pierre Loti, 1903 yılının Ağustosunda Fransa’nın İstanbul’da bulundurduğu Vautour zırhlısına süvari olarak atanır. Kendisini Galata rıhtımında karşılayan gemi mürettebatı arasında bulunan genç Claude Farrère, on dört ay maiyetinde çalıştığı Loti hakkındaki izlenimlerini “Pierre Loti quand je l’ai connu” (1926) adlı makalesiyle Loti (1929) adlı kitabında dile getirecektir. Bu yirmi aylık ikameti sırasında Loti, Türkleri daha iyi tanımak için Türkçe de öğrenmek ister; Şehremaneti kâtiplerinden Zeki Megamız’dan ders alır. Hoca-öğrenci ilişkisi ömür boyu sürecek bir dostluğa dönüşür. Loti, her çıkan kitabını zarif ithaflarla gönderir. Yazdığı yetmiş üç kadar mektup ve kısa notu Zeki Megamız Topkapı Sarayı Kütüphanesine hediye etmiştir.

1913 yılındaki son ve yedinci gelişinde Loti, büyük merasimle karşılanır. Sultan Reşad kendisini kabul ederek görüşür. Topkapı Sarayındaki Mecidiye köşkünde misafir etmek isterse de, sakıncalı bulunarak, bir rivayete göre sarayın yardımı, bir rivayete göre de Şehremaneti ve Müdafaa-i Milliye Cemiyeti tarafından hazırlanan Çarşamba semtindeki eve yerleşir. 1921’de yayımladığı Suprême Vision d’Orient’ı 1910 ve 1913 yıllarındaki ziyaretlerinin izlenimlerini ihtiva eden bir günce olarak kabul etmek mümkündür.

Benim tespit edebildiğime göre, basınımızda Loti hakkında ilk yazı 1891 yılında Servet-i Fünun dergisinde çıkan imzasız yazıdır . Bu yazı çıktığında Loti, konusu Türkiye’de geçen Aziyade’ yi (1879) yayımlamış bulunuyordu. Ancak, ondan tam olarak çevrilen ilk eser, 1891’ de Hizmet ‘te tefrika edildikten sonra ertesi yıl basılan Japonya Seyahatnamesi olur.

1902’de İzlanda Balıkçıları adıyla Servet-i Fünun’da tefrika edilen Le Pecheur d’Islande, 1904’de İzlanda Balıkçısı şeklinde düzeltilerek kitap hâlinde çıkar. Eser Hüseyin Cahit Yalçın (1937, 1941, 1945) ve Samih Tiryakioğlu tarafından da (1957) dilimize aktarılmıştır.

Bunu 1903’de Madam Krizantem’in tefrikası ve baskısı takip eder . Eseri 1944’ te Cevdet Kudret Solok da çevirmiştir.1909 Eylül ve Ekim’inde Musavver Eşref dergisinde bir kısmı tefrika edilen Aziyade hakkında 1898 yılında Tevfik Fikret’in dikkate değer bir yazısı çıkmış ; eser 1923’te Handan Lütfi , 1940 ve 1967’de Nahit Sırrı Örik tarafından da tercüme edilmiştir .Abdullah Niyazi 1913’te Pierre Loti’nin Mektupları’ nı çevirerek 111 sayfalık bir kitap hâlinde yayımlar.

Pierre Loti’nin 1913 yılında yayımladığı La Turquie Agonisante, R. C. H. rümuzlu, kimliğini tespit edemediğim bir şahıs tarafından, bizim açımızdan tarihî önemi dolayısıyla aynı yıl Can Çekişen Türkiye adıyla tercüme edilir. Eseri 1973’ te Fikret Şahoğlu’nun da çevirdiğini kaydedelim.

Güncel önemi dolayısıyla, Les Massacres d’Arménie de 1919’ da Türkler ve Ermeniler adıyla çevrilir. La Turquie Agonisante, Les Massacres D’Arménie, Muhtasar Türk İli , La Mort de Notre Chère France en Orient gibi siyasî nitelikli eserlerinde Loti, Balkan, Trablusgarp ye Birinci Dünya savaşlarından mağlup çıkan ve dünya haritasından silinmek istenilen Türklerin de hakları olduğunu büyük bir cesaretle müdafaa etmesi dolayısıyla Türk kamuoyunda büyük bir sevgi ve saygı uyandırır.

1920’de kurulan Pierre Loti cemiyeti, memleketinde ve batı dünyasında karşılaştığı alay, hakaret ve tezyiflere karşı, Türk kamuoyunda gördüğü saygı ve sevginin somut bir göstergesidir. Nitekim 1920’den sonra Türk kamuoyunda Loti ve eserlerine karşı büyük bir ilgi uyanır. Yayımladığım bibliyografyada, 1920-1925 yılları arasında, tercümelerin yerini, çok sayıda değerlendirme ve tahlil yazılarının almış olduğu görülmektedir. 1920-1925 yılları arasında Les Désenchantées adlı romanı Hüseyin Naci tarafından kısaltılarak, Meyuseler (İzmir 1922) adıyla Türkçeye aktarılır. Aynı eseri 1947’de Nahit Sırrı Örik Bezgin Kadınlar adıyla çevirir.

Pierre Loti’nin 1920 yılının son aylarında felç geçirmesi, Türk kamu oyunda büyük bir üzüntüyle karşılanır. 1921 yılında Müfide Ferit Tek’in başkanlığında bir heyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Loti’yi ziyaret eder ve kendisine fahrî hemşehrilik şehadetnamesi sunulur. Bu şehadetnamenin metni Yeni Şark gazetesinde neşredilir (13 Kânun-ı evvel 1337/ 1921).

10 Haziran 1923’te ölümü üzerine Türk basınında Loti hakkında pek çok haber ve yazı yayımlanır. Ahmet İhsan Türkiye temsilcisi olarak katıldığı cenaze törenine ait izlenimlerini Servet-i Fünun’ a yazar (nu. 10-1484, 22 Kânun-ı sani 1340/ 1924).1920-1927 yılları arasında her 23 Ocakta muntazaman Pierre Loti günleri tertip edilir, fakat yazara ve eserlerine karşı ilgi oldukça zayıflar.1928’ den sonra Loti’ nin iki eseri kitap hâlinde basılmıştır: Vers Isphahan ve Le Roman d’un Spahi .

Bunların dışında, Pierre Loti’nin bazı eserlerinden küçük parçaların tercüme edildiği de görülmektedir. Bunlar arasında Prime Jeunesse’ den iki parça , La Fille du Ciel’den “Çin Masalı” , Le Livre de la Pitié et de la Mort’ dan bir parça , Le Désert’den “Bir Çöl Manzarası” , “Çölde Bir Gece” ve “Çöl Tasvirleri” Matelot’dan bir parçanın “Tayfa” adıyla çevirisi, zikre değer.

Pierre Loti edebiyatımızda ve edebiyatçılarımız arasında en çok tartışılan isimlerden biridir. Hakkında yazılmış, yüceltici mahiyette üç şiir tespit ettiğim Loti etrafında, özellikle 1920’ den sonra yazarlarımız arasında bir ikiye bölünme durumu görülür. Bir kısım yazarlarımız onu samimi bir Türk dostu olarak yüceltirlerken, bir kısmı da onun, art niyetli, batıda yanlış bir Türk imajının oluşmasında büyük rol oynadığını ileri sürerler. Ancak, bu konuyu sayın Prof. Dr. İnci Enginün bildirisinde ayrıntılı olarak ortaya koyacağından, burada sadece işaret etmekle yetiniyorum.

1950 yılında, Pierre Loti’nin 100. Doğum yıldönümü dolayısıyla Union Française’de yapılan toplantıdan sonra ve Pierre Loti cemiyetinin yeniden tesisi gündeme geldiğinde, adeta Pierre Loti’yi bir aklama kampanyası başlatılır. Abdülhak Şinasi Hisar, 14 Ocak 1950’de Union Française’de Pierre Loti’nin Türklere dair kitapları hakkında kapsamlı bir konferans verir; Ahmet Hamdi Tanpınar, Refi Cevat Ulunay, Peyami Safa, Enver Naci Gökçen, Çetin Altan, Adnan Adıvar, Reşit Safvet Atabinen yazılar ve yine Reşit Safvet Fransızca olarak Pierre Loti, Héroique Ami des Turcs’ ü (İstanbul 1950) yayımlar. Yine aynı yıl Guy Michaud’ nun “Loti ve İstanbul” , Henry Bordeaux’ nun “Loti ve Eserleri” adlı makaleleri tercüme edilir.

Gazetelerden Pierre Loti’nin 150 kadar mektubunun Kültür Bakanlığı’nca satın alındığını ve tercüme edilerek neşredileceğini öğrendim. Buna Zeki Megamız’ın Topkapı Sarayı Kütüphanesine hediye ettiği mektuplarla yukarıda bahsettiğim 111 sayfalik Mektuplar ve bibliyografyada künyesi verilen on kadar mektup da dahil edilirse, daha hacimli ve tam bir eser ortaya çıkmış olur.

Temennim, “kara gün dostumuz” Pierre Loti’nin, hiç değilse, bizimle ilgili bütün kitap ve yazılarının Türkçeye kazandırılmasıdır.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 3791 kez gösterilmiştir.