Diğer Yapılar

Diğer Yapılar

Kümbetler;

Kümbetler;

* Kendine kümbet yaptırabilen zengin kişilere,

* Bir kısım komutanlara,

* Bir kısım şıhlara,

* Bir kısım da tekke sahiplerine ait mezarlardır.

“Bir şehre girince o şehrin zenginliği mezarlardan belli olur.” diyen yöre ustası Tahsin Kalender, Ahlat'taki kümbetleri, “Ahlat'ta yekün 19 tane kümbet bulunmaktadır. Bunların dört tanesi tamamen temeldedir. Yani isimleri var, kendileri yoktur. Bunlara örnek olarak; Hacı Nene, Yeşil Kümbet ve Usta Şagirt kümbetlerini verebiliriz.

Ahlat'ta kümbetler genellikle kare tabanlıdır. Bir kısmı kare tabandan dört köşe üzerine çıkmış, öyle kapanmış, bir kısmı da biteceği zaman sekizgene geçerek piramit şeklinde kapanmıştır. Ahlat'ta 12 tane silindir gövdeli kümbet bulunmaktadır. Silindir gövdeli kümbetler kare tabandan onikigene geçmiş, 12'yi tekrar yuvarlamış, silindir gövdeyle yükselmiş ve çadır tipi çatı şeklinde kapatılmıştır. İki katlı olarak yapılmışlardır, mezar zemin kattadır, üst kat ise ibadet yeridir.

Silindir gövdeli kümbetlerden başka, kare tabanla dört köşe yükseldikten sonra sekizgene binmiş kümbetler de bulunmaktadır. Onlar tek katlıdır.

Ahlat'ta 6 tane bitirilmemiş yarım kalan kümbet bulunmaktadır” şeklinde anlatmaktadır.

Kümbetlerde genellikle 3-4 mezar bulunmaktadır. Kümbetler üzerinde bulunan motifler ise; bir aileye, bir millete; şeyh, hacı, hocalara ait amblemlerdir. Bazıları ise süstür. Bu süsler içerisinde “Çark-ı Felek” motifi en sık rastlanan süsleme unsuru olarak görülmektedir. Çark-ı felek dünyanın dönümünü anlatmaktadır. Yöre ustası bunu;

“Bahar gider-yaz gelir,
Yaz gider-güz gelir,
Baba gider-oğul gelir” şeklinde açıklamaktadır.

Sahil Kalesi;

Ahlat'a ayrı bir özellik veren Sahil Kalesi'ne ilişkin yöre halkı arasındaki anlatım şöyledir:

Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran Zaferi'ni Ahlat halkı duyar ve İran'ın öç alacağını, böyle bir durumda ilk hedef olarak hudut kalesini seçeceğini düşünerek, “Bizim kalemiz hem eski hem de yetersiz, gidip Yavuz Sultan'a müracaat edelim, bize yeni kale icat etsin.” Diyerek huzura çıkarlar: “Padişahımızın ecdat-ı ezam-ı metfun olan Ahlat şehrinde bize bir kale eyle selamete erelim.”

Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim vezirlerinden İskender Paşa'ya emreder, eski “Lot Kalesi'ni söktürerek sahilde yeni bir kale inşa ettirir.

Kalenin bedenlerinin hepsi, Ahlat'ta bulunan mezar ve kervansaraylardan sökülerek, toplama taşlardan inşa edilmiştir. Kaledeki evlerin tümünün taşı harabe şehirdeki evlerin taşıdır. Yöre halkının kendilerinden önceki kuşaklardan dinledikleri anlatılara göre, Ahlat'ın gerçek yıkımı “Sahil Kale”si yapılırken olmuştur. Evler, imarethaneler, hanlar, hamamlar, mezarlar sökülerek taşlar kaleye taşınmıştır.

Usta Tahsin Kalender'in anlatısına göre;

“Ahlat Sahil Kalesi üç duvarlı bir surdur, 13 külledir, 300 evdir, 8 hamam, 16 tane dükkandır. Bir kışladır, bir gemi ve bir zinde, bir kayıkhaneden ibaret olup Ahlatlılar'ın emrine amade bekler.”

Gelişmeler Ahlat halkının düşündüğü gibi olur, Şah Tahmasb öç almak için abmenihi üçe bölerek;

Bir kısım asker Bilican yolu (Bitlis-Muş yolu), bir kısım asker Zatulceuz (Adilcevaz yolu), bir kısım asker de Aleyummasera üzerinden olmak üzere üç yoldan Ahlat'a girer. Girer girmez önce kalenin suyunu keserler, kalenin suyunu kesince kalenin dizdarı (komutanı) Şah Tahmasb'a name yazar:

“Ey Şah-ı İran,
Bilinesun ola vabal-i insan,
Ahlat bu köyü almakla,
Feth oluna-mı mülk-i Osman,
Nice dindaşın cevabın veresun heman.”

İran şahı der ki; “Biz buraya geldik asla ve kati burayı feth etmeden gitmeyeceğiz. Şimdi sizin medetinize kim erişir. Erişse Yavuz Sultan Selim erişir, Yavuz'un askeri buraya gelene kadar kar yağar. Yöre halkının anlatısına göre Şah Tahmasb'ın askeri kar yiyormuş.”

Bunun üzerine dizdar bir name yazar ve der ki; “Biz medet-i padişahtan değil, Padişahların padişahlarından umarız, Hüküm Allah'ındır, kalan yalnız Allah”tır diyerek savaşırlar. Kaleyi İran yıkmıştır.”

Harabeşehir;

Eski Ahlat, Ahlat'ın ilk kurulduğu yer, yani Ahlat'ın özü “Harabe şehir”dir.

Yöre halkının anlatısına göre; “Alparslan Malazgirt harbine hazırlandığı zaman Cuma namazını Harabeşehir'deki Ulu Cami'de kılmış, orada ordusuna nasihat etmiş. Beyaz kefeni giyerek, beyaz atına binmiş, savaş emrini vererek savaşa başlamıştır. Malazgirt Meydan Savaşı'nın karargahı Ahlat, askeri ise Ahlat'tandır. Savaş Malazgirt'te kazanıldığı için savaşın adı Malazgirt Savaşı olmuştur”.

Harabeşehir'deki mağaralar; Tahsin Kalender'in anlatısına göre “Ahlatlılar'dan, Abbasiler'den Emeviler'den, Selçuklular'dan, Ahlatşahlar'dan devam ederek günümüze kadar gelmiş en eski yerleşim birimidir”.

Geçmişten günümüze yöre mimarisi genel olarak incelendiğinde; değişen ekonomik ve kültürel yapıya paralel olarak mimari unsurlarda da değişim olduğu gözlenmektedir. Ancak bu değişimin Anadolu'nun diğer bölgelerine göre farklılık gösterdiği görülmektedir.

Değişim, en belirgin olarak halkın kendisi için oluşturduğu nesnel yaşam çevresi, genel olarak konut üzerinde kendini göstermektedir.

Günümüz Ahlat halk mimarisi incelendiğinde, değişimin biçimden çok içerikte olduğu saptanmıştır. Halk mimarisinin en temel, en belirleyici özelliği yöre malzemesinin kullanılıyor olmasıdır. Bu açıdan incelendiğinde yörenin tipik malzemesi olan Ahlat taşının, günümüzde de mimarinin temel malzemesi olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu özelliğiyle de yöre mimarisi, halk mimarisi bakımından günümüzde de büyük önem taşımaktadır.

Gelişen teknolojiyle birlikte taşı yontma biçimlerinde değişim olmasına karşın taş ustalığı özellikle de duvar örme biçimi değişmeden günümüze kadar ulaşmıştır.

Değişen kültürel yapı beraberinde farklı bir yaşam biçimi ortaya çıkartmıştır. Yeni yaşama biçimi kültürün tüm alanlarını etkilediği gibi yöre mimarisini de, özellikle planı etkilemiştir.

Geçmişte ekonomik yaşamı tarım ve hayvancılığa dayalı olan ve büyük aile tipinin olduğu yörede, günümüzde ekonomik yaşamın değişmesi ve çekirdek aile tipine geçişle birlikte evlerin planlarında da gözle görülür bir değişim ortaya çıkmıştır.

Kültürün tüm ögelerinde olduğu gibi, Ahlat halk mimarisi geçmişten günümüze değişerek ulaşmıştır, değişmeye devam ederek bundan sonraki kuşaklara aktarılacaktır. Ancak yöre mimarisi, Ahlat taşı ve taş ustalığıyla gelecekte de büyük önem taşıyacaktır.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 2788 kez gösterilmiştir.