Sinsin

TÜRK HALK OYUNLARI KATALOĞU

SİNSİN :

Yarışmalı toplu köy oyunlarından görünmesine rağmen içinde dans ve musikî unsurlarına da yer verilmiş, pek yaygın ve eski bir oyundur. Pazusuna güvenen her delikanlı bu oyunda yer alabilir. Orta yerde daima iki kişiden başkası bulunmadığı halde oyun sahasını (alanını, meydanını) saran seyircilerin fırsat düştükçe ortaya girip çıkmasından doğan zaruretten (mecburiyetten), o merkezi hareketi bir de toplu oyun halkasıyla çevrelemek ihtiyacı erkenden uyanmıştı diye düşünülür olmuştu. Mücadele, ateş ve dans unsurlarının birleşmesindeki sebep her ne olursa olsun, Sinsin'in yüzyıllar kadar eski ve köklü bir çeşit olduğu açıktır.

Sinsin nasıl başlar?: düğünde yahut her hangi bir vesileyle birikmiş toplulukta birkaç delikanlı Sinsin oynamayı kararlaştırırlar. Sonra da davulcuya Sinsin Havası'nı vurmasını söylerler.

Davul zurna Sinsin Havası'na başlayınca delikanlılardan biri meydana çıkar. Bunun üzerine etrafın dağınık halkı, o genci merkezde bırakacak surette çepeçevre sıralanır. Böylece Sinsin'e girilmiş olur.

Sinsin'in kendi konumuza göre oyun adını alabilecek tek figürü vardır. Bu, bir meydan okuyuşu andıran gezintiden ibaret olup şöyle yapılır: Ortaya atılan genç, sol elinin yumruğunu sıkıp göğsüne kaldırır. Sağ kolunun dirseğini ise böyrüne yapıştırıp, sağ elini arkadan kalça üzerine kor. Gayet kıvrak olan musiki zamanlarından birinde sol ayağını kısa bir adım geri atar, sağı da öne yukarı fırlatır. Bunu takip eden zamanda sol ayak üzerinde sola geri tartımlı bir sekme yapar. Ondan sonra, sağ ayak kısa bir adım sola geri basılarak, solda öne yukarı fırlatılır. Bu defa da sağ ayak üzerinde sağa geri tartımlı bir sekme yapar. Böylelikle, hep sola geri gide gide tam bir daire çizecek duruma gelince yürüyüşünü keser. Hem de sağ pazıya indirilecek yumruğa dayanabilmek üzere ayaklarını sağa sola açarak hamle bekler.

Çevredeki seyircilerden bir delikanlı o an ortaya atılarak şiddetli bir el çırpmasından sonra meydanda bekleyene saldırır. Sol eliyle onun sağ pazısına bir yumruk savurur. Yumruk yiyenin gözünü bile kırpmadan sükûnetle (sessizce) sahadan ayrılması Sinsin oyununun geleneği icaplarındandır (gereklerindendir, ilkelerindendir). İlk ortaya çıkan delikanlı böylece sahadan ayrılırken, ikincisi de az üstte tarif edildiği üzere tartımlı sekmelerle geri geri giderek tam bir daire çizecek duruma gelince yürüyüşü bırakır ve hamle bekler. Bundan sonra bir başkası, ortaya atılır, meydandakine hamle eder, bir yumruk atarak dolaşmaya başlar.

Yaratılışı kalleşliğe yatık düşmüş bazı kimseler, oyunun ilk devrelerinde seyircilerin güzel eğlenebilmeleri için nefis birtakım şakacıklar yaparlar. Bazıları, büyük bir gürültüyle sahaya atılıp kıyasıya hamle ediyormuşçasına hareketler gösterdikten sonra bilakis yumruğu pazıya değil havaya sallar ve sükunet içinde meydanı dolaşmaya geçer, yahut da meydan okuyan gencin, tam yumruğun ineceği anda sağ omzunu sola kaçırmasıyla hamlecinin yumruğu havaya gider. Bazen de aynı tür numaralardan olarak yumruğun sağ pazı yerine sağ bacağın baldırına (uyluğa) veya sağ omuz arkasına yerleştirildiği de görülür. Hamlede musikînin zamanlarına uyulması şart olmadığı halde, numaracıların çok defa ayak hareketlerini davula uydurarak şaklabanlık ettikleri olur. Bütün bunlar Sinsin'in kayda değer nükteleridir. Oyuna ara sıra komedi unsurunun da katılmasına ve beklenmedik renklerle esas unsur bozulmaksızın oyunun çeşitlenmesine yardım ederler. Muhtemel sürprizlere rağmen, hiçbir zaman değişmeyen nokta şudur: Hamleler mutlaka karşıdan yapılır ve daima sol elin yumruğuyla vurulur. Sağ elle yumruk atanlar, derhal oyundan çıkarılırlar.

Sinsin beş on dakika devam edince yavaş yavaş taraf tutmalar başlar. Oyunculardan birinin karşısındakine canını yakacak bir yumruk indirmesi, yumruğu yiyenle seyirciler arasında münasebeti bulunanları fena halde sinirlendirir. O can yakıcı yumruğu atana bundan sonra bir başkası aynı şekilde mukabele eder (karşılık verir). Bunada karşı tarafın adamı şiddetli bir darbeyle cevap verir. Oyun, işte bu yolla kızışmaya başlar. O sırada hamle yapanların ihtar (tehdit mahiyetinde) bazı sözler sarfettikleri de işitilir:

- Bekit etini, varıyor!
- Kip dur arkadaş!
- Hayda!
- Sıkı dur gara babam!
- Ahha!
- Hop babam!
- Al gardaşım!
- Gaçma yiğidim!

Bundan sonra oyun pek hareretli bir safhaya girer. Musikî de bu zaman daha da hızlanır. Ortada gezinen delikanlı, daha yarım dairelik bir kavis (yay) çizmeye vakit bulamadan ikinci bir oyuncu sahaya atılır. Bir başkası da ona aynı durumdayken saldırır. Olağanüstü bir kızışma halindeki delikanlıların gözü artık hiçbir şey görmez olur. Vaziyetin nazikleştiğini sezen yaşlı seyircilerden bir kişi oyuna derhal müdahale edip davul zurnayı susturur ve oyun dağılır.

Seyhan'ın (Adana'nın eski adı) Kadirli (Osmaniye iline bağlandığı) ilçesinde 40-200 erkek tarafından davul zurnayla yapılan Sinsin oyunu düğün ve bayramlarda yer alır. Seyhan'ın meselâ Küçükçaylı köyünde yarışmalı mahiyetiyle gece oynanır.

Kozan ilçesinin Genel köyünde davul zurnayla yapılan toplu oyundur. Bu köyde halay da mevcut olup kadın ve erkek ayrı ayrı yürütürler.

Maraş'ın Elbistan ilçesinde Sinsin tekli olarak, davul zurnayla gece ateş başında ve alevden mülhem görünen coşkunlukla erkekler tarafından oynanır.

Malatya'nın Besni ilçesinin (Adıyaman'a bağlandı) merkez köyünde Sinsin düğünlerde oynanır. Delikanlılarca gece ateş etrafında davulla yürütülür. Ortada ateş yanar. Çevresinde dolaşan bir oyuncuya başkası vurup yerine geçer ve alevin çevresinde kalgımalar devam eder. Sinsin hemen her köyde vardır.

Sinsin oyunu Ankara köy düğünlerine de devamdadır. Gece açıkta ateş yakılır. Oyuna kalkanlar, ateşin çevresinde halkalanırlar. Bir kişi ortaya çıkıp çalımla ateşin çevresinde dolaşarak seğirtmeye (koşmaya) başlar. O sırada bir başkası ona karşı cepheden ileri atılır, kovalar, muştalar ve herhangi bir suretle oradan uzaklaşması için sıkıtır (zorlar, sıkıştırır). Bundan sonra bir başkası meydana atılıp o ikinciyi sahadan zorla uzaklaştırır. Oyun böylece sürer ve biter.

Sinsin Oyunu; Samsun, Sinop, Amasya, Çorum, Yozgat ve havalisinde (çevresinde) keza vardır. Bu oyuna Çorum havalisinde Zamah veya Zamak Oyunu da derler. Sinsin oyunu, bilhassa düğünlerde gece vakti yalnız köy delikanlılarınca toplu olarak oynanır, davul zurna eşlik eder. Düğün gecesi düğün evinin önündeki bir meydanlığa ateş konur (yakılır). Bu ateşin üzerine uzun odunlar, diklemece mahrûtî (konik) şekilde çatılır. Ateş alarak yanan odunlardan etraf aydınlanır. Oynayacak gençler seyirciler arasında dağınık halde bulunduklarından seğirtip (koşup) ateş çevresinde halka kurarlar. Bir genç, ortada ateş karşısına geçer ve davulun temposuna ayak uydurarak, birer ayak üzerinde nöbetleşe sıçrayarak raksa başlar. İlk defa ortaya çıkıp oynamaya koyulan bu genç, ateşin etrafında çepeçevre toplanan halkın arasından birden meydana çıkarak her hangi bir oyuncu tarafından yakalanmamak için çok dikkatli bulunmaya ve etrafı kollamak üzere cephe değiştirerek oynamaya mecburdur. Oyunun gayesi, oyuncular oynarken bile hep ihtiyatlı (tedbirli, dikkatli) bulunmaya alıştırıp teşvik etmektedir.

Sinsin'in Çorum yöresindeki durumu şöylece özetlenmiş bulunup, bu oyuna oralarda Zamah veya Zamak denildiği de yerinden tekit (Tetkik veya teyit olacak) edilmiştir.

1. Sinsin:

a. Köy düğünlerinde geceleyin ateş etrafında delikanlılarca toplu halde yürütülen bir çeşittir. Düğün gecesi, düğün evinin önündeki bir meydanlıkta ateş yakılır. Davul zurna çalınmaya başlar. Oyuncu delikanlılar, seyirciler arasına dağınık olarak karışırlar ve ateşin etrafına dizilirler. Bir genç ortaya ateşin karşısına geçerek davulun temposuna ayak uydurarak sırayla birer ayağı üzerinde sıçrayıp oynamaya başlar. Bu genç ateşin çevresindeki halkın arasından birden çıkıverecek herhangi bir oyuncu eliyle yakalanmamak üzere çok uyanık davranır ve oynarken hep cephe değiştirerek etrafını denetler. O sırada bir başka oyuncu birden ortaya atılarak olursa birinci oyuncu hemen sıvışır. Kaçamadığı takdirde ikinci oyuncunun yumruğunu yer ve meydandan çekilerek seyircilerin arasına karışır. Ortaya atılan oyuncu, oynamaktaki genci ister yakalasın isterse yakalamasın kendisi oyuna devam eder. Yumruğu yiyen oyuncu intikamını almak üzere fırsat kollar. Yani kendisine yumruk vuran oynarken ansızın meydana fırlayıp yumruk atmayı kurar.

Oyun bu yolda ateş kararıncaya kadar sürer. Ateş sönmek üzereyken bütün oyuncular serçe parmaklarıyla tutuşurlar. Davul zurnayı da aralarına alıp raks ederler.

Bu gece ateş etrafında yürütülen bir oyundur. Kına gecesi gibi bir eğlenti vadesinde (zamanında) açık yerde ateş yakılır. Oyuncular onun çevresinde dizilirler. Birisi, bir arkadaşına yumruk atıp koşarak ateş çevresini dolanır ve dönüp kendi yerine durur. Yumruk yiyen onun arkasından koşmuştur. Yanına ulaştığı zaman var kuvvetiyle kendisine yumruk indirir, koşup bir devir yaptıktan sonra kendi yerinde durur. Yumruk yiyen -ki ilk yumruk atandı- tekrar ateşi fırdolayı dolaşıp yeniden arkadaşına yumruk atar. Böylelikle ikisinden birisi yumruk yemekten bitip tükeninceye kadar oynarlar. Sonra öbür oyuncular aynı şekilde oyuna devam ederler.

2. Oyunun başkaca adı Samah veya Zamak'tır.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 11999 kez gösterilmiştir.