Kuçkuçura

TÜRK HALK OYUNLARI KATALOĞU

KUÇKUÇURA:

Karadeniz'in bazı yalı (kıyı) köylerine has bir halk oyunudur. Adından da anlaşılacağı üzere Rum mübadillerin (göçmenlerin) göreneklerinden kalmış olduğu sanılmaktadır. Bozuk havalar münasebetiyle yapılır. Bu oyun ve eğlence yapılırsa güneşin açılacağına inanılır. Oldukça eğlenceli ve tatlı bir gösteridir. Oynanılacağı zaman erkekli - dişili veya o çevrenin anlayışınca yalnız erkekler ve kadınlar (kızlar) tarafından ayrı ayrı yürütülür. Oyuncular ister erkek, ister kadın olsunlar, birkaç türkücü, bir kemençeci veya zurnacı, bir ışık tutan (çırakmacı), birkaç da ellerinde çanak, sepetçik, tas, maşraba taşıyan kimse yer almışlardır demektir. Toplanacak yiyeceklerin çeşidine göre kaplar alınarak toplanan maddeler onlara doldurulur. Önce bir evde toplantı olur. En önde "çırakma" denilen ve uzun bir demir telin ucuna bağlanmış bulunan "kevgir veya ızgara gibi uçlu" 'letin taşıyıcısı gider. Çıraklar yakılır veya taşıdığı ışıklı fenerle yolu aydınlatan kimse yürür. Onun arkasında kemençeci ile türkücüler sıradadırlar.

Bütün oba evlerini, kapı kapı hep birlikte dolaşırlar. Bu oyun gece oynandığı için herkesin kapalı kapısı önünde kümelenirler. Kemençeci çalmaya, türkücü türküsünü çağırmaya, öbürleri de oynamaya başlarlar.

Bu oyun ve eğlenceler daha ziy'de yaylalarda yapılır. Yağ, peynir, kaymak, yumurta, minci (toz ve tellenmiş h'le getirilen peynirle karışık bir çeşit telli peynir), un, çökelek toplanır. Sonra ilk toplantı evine gelinir. Orada yakılan ateşte, toplanan şeyler çeşidine göre pişirilip yenilir. Bu oyun esnasında her kapı önünde şu yarı Türkçe, yarı Rumca şarkı (türkü) geleneğe uygun surette tekrarlanır:


Kuçkuçura ne istersün?
Yağ isterum, bal isterum
Allah'tan güneş isterum
Verursanız ver gidelum
Vermezsenuz koy gidelum

Etirenge vudoroban
Enanriyan alesohon
Çakosendo kovsakabon

E yaylaci süt ona
Teknelerun şen osun (olsun)
Rezil eylema bizi
Düşmanlarum kör osun

Rumca kısmın Türkçe'si şudur: "Peynir, yağ ve un ver, yoksa küleğini kıracağım".

Bu türkünün ardından başka türküler yakılır ki; gelişigüzel söylenerek o anda uydurulurlar. Gelenek, yalnız yukarda yazılı türkünün tekrarını ve akla gelen nice türkülerin söylenmesini gerektirir. Bunların Rumlardan kalma olup bizi köylerimizce benimsenilerek Türkçeleştirildikleri görülüyor. Kapılar dolaşılıp türküler söylenirken horalar da oynanır ve çeşitli şakalar yapılır. Evlerden öteberi verilirken, verenin kendisini göstermemekte itin'lı (dikkatli, özenli) hareket etmesi gerekir. Böyle yapmazsa eğlencedekilerce dışarı alınır. Bunun için, yiyecekler ya kapının üstünden veya aralığından uzatılarak verilir. Ara sıra bunun aksi de olabilir. Yani, kapıdan uzatılan nesneyi alacak olan işi kapıya dayanmaya kalkışırsa içeri alınarak alay edildiği gibi, üstelik hafif tarafından bir de kötek atılabilir. O sırada bazı evlerde kapıyı açıp kendini alenen (açıkça) gösterenlerin üzerine tavlı atılır. Tavlı, ucu yanmakta olan ateşli odunun adıdır.

Toplanan şeyler, pişirilerek eğlentiyle yenildikten sonra oyuna son verilip herkes evlerine dağılır. Havanın açılıp açılmayacağı ise artık pek tabiî (doğal) olarak tesadüfe bağlı kalır.

"Kuçkuçura" haddiz'tında (aslında) bir raks olmayıp yağmur duasının aksi mahiyetinde temsili bir eğlenceden ibarettir.






 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 1507 kez gösterilmiştir.