Karadeniz Oyunları

TÜRK HALK OYUNLARI KATALOĞU

KARADENİZ OYUNLARI:

Doğu Karadeniz koy ve köylerimizin serhada (sınır boyuna) kadar ki hayat durumları (ve müvazî - paralel sıradağların içerden elverdiği bucaklarda ki eşik şartlar) içinde oyunun arz ettiği çeşit ve fark bölgelenişleri dikkati çeker. Oyuncular elele tutuşmuş oldukları halde kollarını havaya kaldırırlar. Kemençeci ortada olup onun bir işaretiyle oyun başlar. Bir müddet (süre) düz hareketle devam edilir, sonra yine kemençenin bir işaretiyle oyun "aşağı alınır" ki oyuncuların ilk en coşkun ânı işte bu sıradır: Ala aşağı!

Şarkının türkünün söylenmesi: Kemençeci, önce söylenecek türkünün veya m'ni dizisinin havasını vurur. Bu hazırlıktan maksat; "söylenecek türküyü söyleyeceklere ezgisi bakımından hatırlatmak"tır.

Türkü, ya kemençeci tarafından veya oyunculardan bir kısmınca, yahut da cümlesi (hepsi) bir ağızdan olmak üzere söylenir. Ağızla söyleniş, havanın kemençede ikinci defa çalınmaya başlanışıyla birlikte girer. Bir m'ninin söylenip bitmesinin ardından ikinci beyit nakarat olarak tekrarlanır.

Oyuncular, eğer şarkı (türkü) söylüyorsa, her m'ni arasında susup aynı parçayı kemençenin yalnız olarak bir defa tekrarlanmasına fırsat bırakırlar. Bu saz (çalgı) tekrarlaması sırasında bazen oyuncular sözleri söylememekle beraber âdeta sesle kemençeleşirler, yeni gıvgıvılı taklitle kemençeye eşlik ve çenebazlık ederler. Esasen, kemençenin oku Rizeli'nin dilbazlığından mülhem (ihamla, esinle) bir çığır kazanabilmiştir. Denilse yanlış olmaz. halka veya yarım halka istenildiği kadar çevrilmekte devam eder.

M'nilerin beğenilip tutunmuşları sayısız ve bazıları pek kıdemlidir (eskidir). İrtic'len (doğaçlama) söylenenleri onlardan ayrı tutulmalıdır. Çünkü o anda yazı veya bellekte tutulamayanları hemen unutulacaktır. Bellenip tekrarlanabilenlerden yayıllanmış örnekler çoktur:

İşte gemi geliyor
Yelkenleri kumaştan
Ne anam var ne babam
Yaratıldım ben taştan
Cığaramın dumanı
Keseyi nefesimi
Bir türkücük söylesem
Tanır mısın sesimi?
Kemençenin telleri
Sarmayı direkleri
Ne hayındır ne hayın
Nenemin yürekleri
Kemençe çala çala
Ağrıdi bileklerim
Burada yârim yoktur
Yanayi yüreklerim
Gidin kayıklar gidin
Yârima sel'm idin
Yârimin uykularını
Gözüne haram edin
Kemençeyi gel beri
Sana türkü söyleyim
Yârim burada yoktur
Kimle gönül eyleyim?

Çoruh boyu ki Hopa ve yöresinde oyunlar karakterce farklı olurlar. Çoruh boyu derken Artvin, Borçka, Murgul, Maradit, Macahel ve Şavşat bölgesini kastediyoruz. Bu grup oyunlar daha ziyade Trabzon - Rize oyunlarını andırırlar. Figürleri daha belirgin, biraz da karışıkçadır. Sonra, Trabzon - Rize Horonları az çok benzeştikleri ve hiç değilse andırışlı karakter gösterdikleri halde, Çoruh boyu oyunları kendi aralarında açık başkalıklar gösterirler.

Bu bölgede tek bir milli giyim tespit edilemiyor. Trabzon - Rize kıyafetiyle Erzurum giyimi arası bir elbiseyle karşılaşıldığı gibi, daha sonra benimsenmiş olması gereken (ki bunun böyle olduğu muhakkaktır da) külot pantolon ve belden kemerli, dik yakalı, göğüsleri cepli ve kenarları işlemeli gömlekten ibaret bir kıyafete de sık sık tesadüf edilir.

Çalgı, daha ziy'de davul - zurnadır.

Oyunlar, iki grupta dikkate alınabilir:

A. Horonlar

Deli Horon : Coşkun Çoruh
Düz Horon : Durgun Çoruh
Ermeni Barı : Ata Barı
Orta Batum

B. Tek Oyunlar:

Sarı Çiçek
Karabağ
Uzundere
Teşi

Bugün Horonlar, yukarda gösterildiği üzere çoğu zaman orijinal adlarıyla değil de karşılarında yazılı yeni nispetli sıfatlarıyla (adlarıyla) anılıyorlar.

Hopa ve yöresini oyunlarının çalgısı çoğu zaman Tulum'dur.

Orijinal kıyafet Trabzon - Rize dolaylarının eski mahalli giyimine benzer. Burada da zamanla ve geç yıllarda külot pantolon, kemerli belinin etekleri pantolonun üstüne sarkan gömlekten ibaret bir giyimin benimsenildiği seyrek de olsa bir ara moda halinde görülmüştür.

Oyunlarının karakteri, Trabzon - Rize çeşitlerinin özelliğini taşırlar. Figürlerde de az çok andırışma vardır. Yalnız biraz daha yeknesaktırlar (tekdüze, monotondurlar). Başlıcaları şunlardır: Rize, Papil't, Yüksek, Hemşin, Çarışka (Çar) Horonları.

Sonuncusunun yani Çarışka (Çar Oyunu)nın çarlıkla ne al'kası olduğu bilinmiyor. Adına Türkiye'nin başka taraflarında rastlanmadığı gibi, Ruslarca h'len oynanmadığı, rejim, gereğince açıktır. Her ne olursa olsun, şimdiki karakteriyle mahalli zevke göre değişikliğe uğradığında hiç şüphe yoktur.






 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 13711 kez gösterilmiştir.