TÜRK HALK OYUNLARI
KATALOĞU HORON VE
KEMENÇE: Memleketimiz halk
musikîsinde esas itibariyle iki cins kemençenin devamda kaldığı musikîcilerce
Batıda bile bilinmektedir. 1. Adının "kemençe"
iml'sıyla yazıp kullandığımız ve Lehistan tarafından Balkanlara inerek
İstanbul'da da fasılda pek tutunmuş yarım armudî biçimli 3 telli tip.
2. Uzun Üstüv'ne
(silindir) biçimli ince Karadeniz kemençesi. Birincisi geçen
asırda bizde lağuta (lavta) birlikteliğiyle yalnız Köçekçe faslında ("Kaba Saz"
adı verilen takım hâlinde) çalınmaya başlamışken, köçeklik lağvedilince asrımız
başlarından itibaren her türlü fasıllarda bazen batı kemanına tercih bile edilir
oldu. Karadeniz
yakamızda, bütün Türkiye'de olduğu gibi, XVIII. yüzyıldan önceleri yalnız ıklığ
kullanıldığı biliniyor. Hatta önce Karadenizlilerin bu aslen Türk işi olan
çalgının adına Azeriler gibi "kemençe" de deyip bu yeni adın onlardan gerek
İstanbul'a, gerekse dahil Romen ve Gagauz halkına geçtiği en kestirme imkândı.
Iklığ ve Karadeniz
kemençesi arasında oturarak ve ayakta çalışta, ikinci merhaledeki "kemençe"
adında, hem de ikisinin en başta oyuna arkadaşlığında görülen iştirak ünümüze
kadar yaşadı. Ayrılık sadece biçimlerde ve bir de galiba yalnız Karadeniz
kemençesinin daima ikişer tele birden sürtmelerinden doğmuş görünen özel kıvrak
çığırında kararlaşmış oldu. Çift seslerle sürtmelerin sesi biraz çoğaltmak
ihtiyacından doğduğu düşünülebilir ki hoş bir yerli çığır kazandırmıştır.
Gerek ıklığ (kabak)
gerekse kemençe n'rin ve vıyıltılı sesleriyle katiyen asılda meydan sazı
olmayacakları hâlde, davul - zurnaların azaldığı yerlerde açık havada sıra
oyunlarına bile katılır olmuşlardır. Biraz da yay gıvgıvıları horoncuları fazla
tetikliğe kamçılayıp alıştırmış görünür. Nasıl ki, nefesi kesik, tıssız hareket
onları da, 'letin ezgisini oynarken dinleyip coşabilmek ihtiyacından doğuyor
olabilir. Kısaca, Karadeniz yakamızın ezgi çığır ve kıvraklığında kemençemizin
zuhuru (ortaya çıkışı), enikonu rol oynadığı ve bunun kendiliğinden tekevvün
ettiği (oluştuğu) muhakkaktır. Tetiklik hâli, en başta kemençenin icara
zaruretinde vardır. Bu uslûp ona sadece davul - zurna veya tulum imkânlarından
geçmiş olamazdı. Tez canlılığıyla en başta Karadenizli ruhiy'tının açarlığı
bağdaştı. Kaşgarlı Mahmut,
sivrisinek anlamında Türkçe "kimünçe" kelimesinden söz eder. Doktorun
hatırlattığı "kemençe" herhalde o olsa gerektir: anlayana sivrisinek saz gelir.
|