TÜRK HALK OYUNLARI
KATALOĞU BENGİ:
Balıkesir'in bazı
köylerinde vardır. Meselâ, Manyas ilçesinin Bölceağaç köyünde Bengi veya Cember
(çenber) adı verilir. 5-20 erkek tarafından hususiyle (özellikle) gelin arabadan
inmezden önce oynanır. Çanakkale'den Gelibolu ilçesinin Yeni köyünde 10-20
erkeğin topluca ve davul zurna refakatiyle yürüttükleri iki oyundan biri Bengi,
diğeri Zeybek'tir. Bergama bölgesinde
Bengi oyununa Alay Havası da derler. Buna bakılınca Bengi'nin Halaylardan bir
batı enmuzeci (tipi, örneği) sayılması yanlış olmayacaktır. Bengi, en az on
kişiyle oynanır, 50,100,1000 kişi oyun birliğinde yer alabilir. Oyunun ayrı bir
havası da vardır. Bergama dolayının başlıca oyunudur. Bengi'nin kendine
mahsus bir çıkış havası vardır. Asıl havadan ayrı olup gezinti
mahiyetindedir. Davul zurna sayısı
ahenk yerinin genişliğine ve oyuncuların çokluğuna göre değişir. Çalgı
oyunculara yakın bir yerde vurulduğu gibi, bazı yerlerde de davulcular oyun
halkasının içinde ve zurnacılar halka dışında çalarlar. Böylelikle oyuna başka
bir insicam (uygunluk, tutarlılık) sağlanmış olur. Bengi, bir
Efebaşı'nın idaresinde hareket eder. Her figür onun komutasıyla yürütülür. Düzen
ve birlik böyle temin olunur. Bengi'de 5 figür vardır. Figür aralarındaki
hareketler ise oyunun manasını besler. Efebaşı'nın oyuna
kalkmasıyla Bengi başlar. Bu sırada çalgılar çıkış havasını vurur. Efenin
arkasından kızanlar, birer ikişer metre arayla ayrı ayrı oyuna yönelirler. Efe,
ağır ağır yürür. Onlarda peşini takiple halka kurar ve gezinirler. Oyuna
katılacaklar tamamlanınca efe "Dohh....!" diye haykırır ve halka durur. Dik ve
sert nazarlarla bakışarak halkadakileri gözden geçirirler. Karşılıklı emniyet
hasıl olursa yüzlerde hafif bir yumuşama belirir. O sırada asıl Bengi havası
çalmaya başlar. Efenin haykırışıyla ağır ağır yürünür. "Havayı alma" sırası,
yani figürlere girme anı gelince, ilk figür yine efenin haykırmasıyla başlar.
Efebaşı önde olmak üzere halkalanıp dururlar. Sol ayakları önde, sağ ayakları
arkadadır ve figür girer. I.Yürüyüş:
Sol ayak bir karış
kadar yerinden kalkar ve yerine basar (bir), sağ ayak yine öyle kalkar ve basar
(iki), sol ayak kez' kalkar ve basar (üç). Bu üç hareket hep birlikte yapılır.
Buna "üçler"denilir. Üçlerden sonra
oyuna devam edilerek "beşler" yapılır. Yürüyüşte sağ ayak ileri bir adım (bir),
sol ayak ileri bir adım (iki), sağ ayak ileri bir adım (üç), sol ayak ileri bir
adım (dört), sağ ayak ileri bir adım (beş) olur. (Bu iki figür kollar aşağıda
hafif hafif sallanarak yapılır ve iki defa daha üçler ve beşler halinde
tekrarlanabilirler. II. Kollu
Yürüyüş: Aynen birinci figür
gibidir. Yalnız üçten sonra kollar ağır ağır kaldırılıp beş yapılır ve oynanmış
olur. (Bu da istenilirse bir iki defa tekrarlanabilir). III. Çelme ve
Sola Dönme: Halkada bu sefer
yüzler içtedir; karşı karşıyadır. Önce kollar aşağıda, üç yapılır. Sonra ağır
ağır kollar kalkarken sağ ayaklar sol diz üstüne çelme vurulur (bir), sağ ayak
geriye sallanır (iki), sağ ayak bir adım ileri basar (üç), sol ayağı sağın
kıyısına vurur (dört) ve bir karış açıklıkla sola basar (beş). Kollar iner.
Arkaya üç yapılır. Yani, sol ayak geriye bir adım (bir), sağ ayak geriye bir
adım (iki), sol ayak ileri bir adım (üç), kollar kalkar. Sağ ayak sol ayağın diz
tarafına çelme vurur (bir), önden geriye sallanır (iki), sağ ayak ilerden bir
adım yere basar (üç), sol ayak sağ ayağın kıyısına vurur (dört) ve yarım sola
dönülüp yere basar (beş). Bu dönüş sağ ayağın üstünde sol ayak sola atılmak
suretiyle yarım sola dönmekle olur. Bundan sonra oyun sola dönmüş
olur. IV. Sola
Yürüyüş: Dönüşten sonra, sağ
ayak bir adım ileri (bir), sol ayak bir adım ileri (iki), sağ ayak bir adım
ileri (üç), sol ayak bir adım ileri (dört) ve sağ ayak bir adım ileri (beş).
Kollar ağır ağır iner, üç yapılır. Kollar kaldırılır.
Sağ ayak solun diz kapağına kadar kaldırıldıktan sonra açılır (bir), sol ayak
üstünde sağ ayağın hızıyla yarım sağa dönülür (iki), sağ ayak bir adım ileri
yere basar (üç), sol ayak sağın kıyısına vurur (dört), ve yarım adım sol açıkta
yere basar (beş). Bu vaziyet, oyunu tekrar eski vaziyetine, yani sağdan yürüyüşe
getirir. Üçler yapılır, ikinci figürdeki yürüyüş, yani üçler ve beşler
yapılır. V. Çelme ve Sağa
Dönme: Halkalanışta karşı
karşıya gelinir, yine üç yapılır. Kollar ağır ağır yükselirken sağ ayak yukarı
kalkar (bir), bir adım ileri basar (iki) sağ diz dik, sol diz üstünde yere çöker
(üç), ayağa kalkıp sol ayak üstünde durulur (dört), sağ ayak geriden yere basar
(beş). Kollar aşağıda
olarak üç yapılır. Kollar kalkar. Sağ ayak diz üstüne çelme (bir), sağ ayak geri
sallanır (iki), sağ ayak bir adım ileri basar (üç), sol ayağın kıyısına vurur
(dört), sol ayak havada sallanıp ayak üzerinde soldan geri döner ve sol ayak
yere basar (beş). Sonra, sol ayak ileri kalkık (bir), bir adım ileri basar
(iki), sağ diz dik, sol diz üstüne çöker (üç), ayağa kalkar ve sol ayak üzerinde
durulur (dört), sağ ayak geriye basar (beş), rahat vaziyette sağ kol yukarıda ve
sol kol düşük selamlaşarak oyun biter. Bengi Oyununda
Manalı Hareketler: Bengi oyunu büyük
bir topluluk esasına göre düzenlidir. Bergama bölgesinde her toplantı, her düğün
Bengi ile başlar, Bengi ile biter. Oyun ağırdır. Efenin bütün çalımı, bütün
manası üzerindedir. Birliğin 'hengini yaşatması şahsına değer iz'fe ettirir
(katar, ekler). Figürlerin arasına giren hareketlerin manasına gelince; oyuna
hususi bir hal kazandıran bu hareketler evvelce sık sık yapıldığı halde artık
unutulmuş gibidir. Bengi'nin ilk
figürü bitince halka halinde durulur. Efe "doh" diye haykırır. Oyuncular
oldukları yerde bir defa sıçrayıp ayakta dururlar (Bu, üç yerindedir). Efe
haykırır, sağ kollar kaldırılır (bir), havada üç defa parmaklar şaklatılır
(dört), efe yine seslenir, kollar indirilir (beş). Üç beş adım
yürünür, efenin sesi tekrar duyulur (bir), sol kollar kalkar, yine üç defa
parmaklar havada şaklatılır (dört), indirilir (beş). Oyunun ikinci
figürü oynanır. Halka halinde durulur. Efe "Hayaaa!" diye haykırır, oyuncular
oldukları yerde bir defa sıçrarlar ve ayakta dururlar. Efe seslenir, sağ
el ile sol omuza hafifçe vurulur. Komuta ile kollar iner, sonra tekrar
haykırınca soldan yana yarım dönülür ve sol el ile sağ omuza yine üç defa usulca
vurulur, efenin haykırmasıyla indirilir. Oyunun üçüncü
figürü oynanır. Halka halinde durulur, efe seslenir, olunduğu yerde bir defa
sıçranıp durulur. Efe "Haydaa!" diye
haykırmakla, kollar karşıya uzatılır. Biri çağırılıyormuş gibi parmakla üç defa
işaret yapar. Efenin sesiyle kollar iner, üç sayı kadar durulur. Yine komuta
üzerine sağ el sol omuza hafifçe üç defa vurur ve haykırınca
indirilir. Oyunun dördüncü
figürü yapılmıştır. Halka halinde durulur. Efe seslenir, olunduğu yerde bir defa
sıçrarlar. Efe "dohh" diye haykırır, sağ elle bıyık bükülür. Efenin sesiyle el
iner. Sonra yine haykırır, yarım cepheyle dönülür. Tekrar haykırır, sol elle
bıyık bükülür. Haykırır, el iner ve üç sayı kadar durulur. Yine efenin sesi
yükselir. Sağ elle sol omuza üç defa usulca vurulur, efenin sesiyle kollar
iner. Oyunun beşinci
figürü yapılmıştır. Oyun ağır temposu içinde biter. Oyuncular vakur, düşünceli
fakat ümitlidir. Oyun başlarken sert bakışan gözler, orada düşman bulunmadığını
görmüşler ve göz göze selamlaşmışlardır. Delikanlılar Leyl''sına yalvarmışlar,
bir omzu yorulursa öbür omzu göstermişler, kol uzatarak onu sessizce
çağırmışlardır. Sonra da erkeklik gururu onlara bıyık büktürmüştür. O sırada
Leyl''ya kavuşmak umudu belirdiğinden sevinç içinde oyuna son
vermişlerdir. Bengi'nin manalı
hareketleri, Bengi havasına uygun üç beş ölçüsüne göre ancak bu kadarlık bir
uyarlıkla bulunabilmiştir. Ne yazık ki, bütün bu ara hareketleri çoktan
terkedilmiş bulunuyorlar. Bu Bengi'de
oyuncular aksak bir tartım takibiyle daire çizerek yürürler. Sükûnetiyle azamet
telkin eden bu yürüyüş, oyunu seyredenler üzerine heyecan yaratır, çünkü
yürüyüşün sonunda ne olacağı belli değildir. Birden, daire küçülür, kükrer gibi
sayhalarla (haykırma, n'ra) oyuncular muhayyel (hayali) bir mahluka (yaratığa)
saldırıyormuş gibi dairenin ortasına atılırlar. Bu, aynen bir savaş sahnesinin
ön tasviridir. Bu oyun seyirciye Kartal Halayı'nı hatırlatır. O halayda, avını
gözetleyerek bekleyen avcı ile onun üzerine saldıran kartal taklit edilir. Bu da
iptid'î (ilkel) insanın kartal çeviklik ve gücünü edinmeye uğraşmasıdır.
Kuvvetini elde edebilmek için hayvanın kanını içmek ihtirasının başka bir
şeklidir. Balıkesir'de Bengi
adında bir Zeybek oyunu vardır. Tek sıra ve karşılıklı oynandığı zamanda değişik
figürlerin bazı kısmında, bilhassa (tartımı 9/8'lik aksak olduğuna göre) ölçünün
son üç sekizliğinde, sağ ayak ahenkli surette sabit durarak "Bengi!" diye
haykırışırlar. Neden haykırıldığına gelince, bunu hiç kimse her hangi bir sebebe
affedemiyor (bağlayamıyor). Figürleri, Güvende Zeybeği'nin hareketlerine
yakındır. Aradaki fark, Güvende'nin ağır olmasıdır. Bengi'nin heybetli ve
gururlu bir çabukluğu vardır. Kozan (İzmir)'da
Bengi gerekirse yüz kişiyle aynı tempoda yürütülen neşeli bir oyundur.
|